Giriş: Cinsel Saldırı Suçunun Hukuktaki Yeri
Türk Ceza Kanunu (TCK) 102. maddesi, "Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar" bölümünde yer alan ve bireylerin cinsel özgürlüklerini korumayı amaçlayan temel düzenlemelerden biridir. Bu suç tipi, modern ceza hukukunun, kadının cinsel dokunulmazlığını toplum gelenekleri veya aile düzeni gibi kısıtlayıcı bakış açılarından arındırarak bireyin temel bir hakkı olarak kabul etme vizyonunu yansıtır. Bu çalışma, TCK m. 102 kapsamında cinsel saldırı suçunu genel hatlarıyla açıklamakta, maddenin mevcut kanun düzenlemeleri ve yargı uygulamaları bağlamında nasıl değerlendirildiğini irdelemektedir.
1. Cinsel Suçların Tarihsel Gelişimi ve Hukuki Perspektif
Cinsel davranışların cezalandırılması, tarihin farklı dönemlerinde farklı gerekçelere dayanmıştır. Antik çağlardan Ortaçağ Avrupası'na ve Osmanlı hukukuna kadar pek çok toplumda cinsel suçlar, genellikle genel ahlakın korunması veya mülkiyet hukukuyla ilişkilendirilmiştir. Özellikle kadına yönelik cinsel saldırılar, babanın veya kocanın "malı"na karşı işlenen bir suç olarak görülmekteydi. Bu bakış açısı, kadının toplumdaki "tabiiyet" düşüncesinin bir yansımasıydı. Örneğin, Eski Türk Ceza Kanunu (ETCK) döneminde cinsel suçlar, "Adabı Umumiye ve Nizamı Aile Aleyhinde Cürümler" başlığı altında düzenlenmişti ve cinsel güvenliğinden çok toplumun geleneksel ahlak anlayışı korunmaktaydı.
Ancak, 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Kanunu (TCK) ile 2005 yılında yürürlüğe giren önemli değişiklikler, bu alanda devrim niteliğinde bir yenilik getirmiştir. Yeni TCK, korunan hukuki değeri "kişinin cinsel dokunulmazlığı ve özgürlüğü" olarak belirleyerek, birey odaklı bir yaklaşımı benimsemiştir. Eski TCK'daki "ırza geçme", "ırz ve namusa tasaddi" gibi ifadeler yerine, mağdurun yaşı da dikkate alınarak "cinsel saldırı", "çocukların cinsel istismarı", "reşit olmayanla cinsel ilişki" ve "cinsel taciz" gibi daha modern ve bireysel hakları vurgulayan suç tipleri düzenlenmiştir.
2. Cinsel Dokunulmazlık ve Korunan Hukuki Değer
Cinsel saldırı suçu, özünde başka bir kişinin vücudu üzerinde işlenen, korku, çaresizlik ve fiziksel acıya neden olan bir şiddet suçudur. Bu suçla, bireyin cinsel dokunulmazlığı gibi temel bir hakkı zedelenmekte ve mağdur aynı zamanda şiddet tehlikesi nedeniyle korkuya kapılmaktadır. TCK'daki bu düzenleme, toplumun cinsel davranışlara yaklaşımını yansıtmakla birlikte, aynı zamanda toplumsal değişimi hukuk eliyle yönlendirme ve bireylerin cinsel özerkliğini kabul etme amacını da taşımaktadır.
3. Cinsel Saldırı Suçunun Maddi Unsurları
Cinsel saldırı suçunun oluşabilmesi için belirli maddi unsurların bir araya gelmesi gerekir:
4. Manevi Unsur (Kast)
Cinsel saldırı suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Failin, mağdurun rızası olmadan cinsel bir davranışta bulunma kastıyla hareket etmesi gerekir. Olası kast durumunda ise, failin neticenin gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen fiili işlemesi yeterli görülür.
5. Cinsel Saldırı Suçunda Nitelikli ve Hafif Haller
Kanun koyucu, cinsel saldırı suçunun bazı durumlarda daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hallerini ve daha az cezayı gerektiren hafif hallerini düzenlemiştir:
5.1. Nitelikli Haller
5.2. Hafif Hali (Sarkıntılık)
Cinsel saldırı suçunun hafif hali olarak "sarkıntılık" düzeyinde kalan cinsel davranışlar da TCK 102/1'in ilk fıkrasında düzenlenmiştir.
6. Suçun Özel Görünüş Biçimleri ve Muhakeme Usulü
Cinsel saldırı suçunda
teşebbüs, iştirak ve içtima hükümleri uygulanabilir. Teşebbüs, cinsel saldırıyı oluşturan hareketin icra edilmesine rağmen tamamlanamaması durumunda söz konusu olabilir.
Yargılama aşamasında, cinsel saldırı mağdurlarının "ikinci bir mağduriyet" yaşamaması büyük önem taşır. Mağdurun olayı hemen ihbar etmemesi veya önceki ilişkileri gibi durumların, yargılamada aleyhine kullanılmaması gerektiği vurgulanmaktadır. Yargı aktörlerinin "tecavüz efsanesi" algısından uzaklaşarak, mağdurların yaşadığı travmayı anlamaları ve kanun hükümlerini bu bilinçle uygulamaları elzemdir.
Yaptırım: TCK m. 102/1'deki temel hali için iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası öngörülürken; nitelikli hallerde cezalar artırılmaktadır.
Sonuç
Yeni Türk Ceza Kanunu ile cinsel saldırı suçunun düzenlenmesi, ceza hukukunda önemli bir devrim niteliğindedir. Ancak, bu hukuki yeniliğin uygulamada tam anlamıyla yerini bulabilmesi için, yargı aktörlerinin değişen paradigmayı içselleştirmesi ve mağdur odaklı bir yaklaşım benimsemesi gerekmektedir. Cinsel dokunulmazlığın korunmasına yönelik bu devrimin, kanun hükmünü aşarak gerçek anlamda hayat bulması, hem hukuki araştırmaların devamlılığına hem de yargı mensuplarının toplumsal önyargılardan arınmasına bağlıdır. Her bireyin cinsel dokunulmazlık hakkı güvence altında olmalı ve cinsel şiddetle mücadelede toplumun her kesiminin ortak çabası hayati önem taşımaktadır.
© 2025 Av. Sinan Akalın Tüm Hakları Saklıdır.
AYZ Bilgisayar ve Yazılım tarafından geliştirilmiştir.