Ceza yargılamasında verilen bazı kararlar, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşebilir. Ancak bu kararlar her zaman hukuka uygun olmayabilir. İşte bu noktada, hukuka aykırılık taşıyan ve olağan kanun yollarına başvurulamayan bu tür kararların düzeltilmesi için “Kanun Yararına Bozma” müessesesi devreye girer.
Kanun yararına bozma dilekçesi, istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulamamış ya da başvurulmamış ve buna rağmen hukuka açıkça aykırı biçimde kesinleşmiş mahkeme kararlarının Yargıtay denetimine götürülmesini sağlayan olağanüstü bir başvuru yoludur.
Kanun yararına bozma, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; istinaf ya da temyiz kanun yoluna başvurulmadan kesinleşen kararlarda, eğer açık bir hukuka aykırılık söz konusu ise, Adalet Bakanlığı tarafından Yargıtay’a başvuru yapılması mümkündür.
CMK m.309/1:
“Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılı olarak bildirir.”
Kanun yararına bozma dilekçesi, doğrudan mahkemeye değil, Adalet Bakanlığı’na hitaben hazırlanır. Bu dilekçede dikkat edilmesi gereken temel unsurlar şunlardır:
Usuli aykırılıklar: Kararın sanığa usulüne uygun tebliğ edilmemesi, istinaf hakkının kullandırılmaması gibi temel hak ihlalleri.
Maddi aykırılıklar: Takdiri indirim (TCK m.62) uygulanmaması, sanık lehine hususların değerlendirilmemesi, delillerin eksik incelenmesi.
Yeni delil veya beyan: Kararın kesinleşmesinden sonra ortaya çıkan, hükmün esasını sarsacak nitelikteki beyan veya deliller.
Kararın istinaf veya temyiz denetiminden geçmemiş olması: Bu başvuru yolunun olmazsa olmaz koşuludur.
Sanığın mahkeme kararından haberdar olmaması nedeniyle istinaf hakkını kullanamaması.
Müştekinin kovuşturma aşamasında şikâyetten vazgeçmesine rağmen bu durumun değerlendirilmemesi.
Mahkemece takdiri indirim uygulanmamasına rağmen herhangi bir gerekçe gösterilmemesi.
Kararın esasına doğrudan etki edecek şekilde müştekinin sonradan verdiği yeni beyanın ortaya çıkması.
Kanun yararına bozma dilekçesi, sanık veya müdafi tarafından hazırlanabilir. Ancak dilekçeyi işleme koyma ve Yargıtay’a gönderme yetkisi yalnızca Adalet Bakanlığı’na aittir. Adalet Bakanlığı’nın bu dilekçeyi uygun bulması hâlinde, dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilir ve son kararı Yargıtay Ceza Dairesi verir.
Karar istinaf veya temyiz denetiminden geçmişse,
Aynı karar hakkında daha önce kanun yararına bozma başvurusu yapılmış ve sonuçlanmışsa,
Başvuru yalnızca hükmün yerindeliğine ilişkinse (hukuka aykırılık içermiyorsa),
bu yol kullanılamaz.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları,
Cezanın ertelenmesi,
Adli para cezasına ilişkin kararlar,
Hapis cezasına ilişkin kısa süreli mahkûmiyet kararları,
Usule aykırı verilmiş beraat, mahkûmiyet veya düşme kararları.
Dilekçe Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne hitaben yazılır ve mahkemenin adı belirtilir.
Evet, ancak başvuruyu işleme koyma yetkisi yalnızca Adalet Bakanlığı’ndadır.
Eğer hüküm istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmişse ve yeni deliller söz konusuysa, evet.
Evet. Bu durum, kararın esasını değiştirebilecek yeni bir delil oluşturabilir ve bozma nedeni olabilir.
Yargıtay, kanun yararına bozma hâlinde genellikle hükmü bozar ve hüküm sanık lehine iptal edilir, ancak dava genellikle yeniden görülmez. Bozma yalnızca sanık lehine sonuç doğurur.
Kanun yararına bozma müessesesi, istinaf veya temyiz yoluna gidilemeyen, ancak hukuka açıkça aykırı şekilde kesinleşmiş kararların denetlenmesini sağlayarak adil yargılanma hakkının korunmasına hizmet eder. Özellikle şikâyetten vazgeçme, takdiri indirim eksikliği ve sanığın haklarından mahrum bırakılması gibi durumlarda mutlaka bu yola başvurulmalıdır.
(CMK m.309 kapsamında)
T.C. ADALET BAKANLIĞINA
(Ceza İşleri Genel Müdürlüğü – Kanun Yararına Bozma Bürosu)
KONU :
İlk derece mahkemesince verilen ve istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş olan mahkûmiyet kararının, CMK m.309 gereğince kanun yararına bozulması talebidir.
AÇIKLAMALAR:
Mahkemece sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararı, yalnızca aynı evde yaşayan yakınına yapılan tebligatla kesinleşmiş olup, sanık karar içeriğinden haberdar olamadığı için istinaf yoluna başvuru hakkını fiilen kullanamamıştır.
Yargılamada müşteki, kovuşturma aşamasında şikâyetten vazgeçtiğini açıkça beyan etmiş; ancak mahkeme bu vazgeçmeyi gerekçeli kararda hiçbir şekilde dikkate almamış ve hükümde değerlendirmemiştir.
Sanık hakkında hükmolunan cezada, TCK m.62 uyarınca takdiri indirim uygulanmamış; fakat bu indirimin neden uygulanmadığına ilişkin de gerekçeli kararda hiçbir açıklama yapılmamıştır. Bu durum, ölçüsüzlük ve gerekçesizlik ilkelerine aykırıdır.
Kararın kesinleşmesinden sonra müşteki, önceki beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, eşine herhangi bir şiddet uygulanmadığını, daha önceki ifadelerini kıskançlık ve öfke duygularıyla verdiğini beyan etmiş; bu yeni açıklama, dosyanın esasını değiştirecek nitelikte “yeni delil” mahiyetindedir.
Karar, istinaf incelemesinden geçmeden ve açık usul-madde hukuku hataları içerir şekilde kesinleşmiştir.
HUKUKİ SEBEPLER:
5271 sayılı CMK m.309, m.62, m.231, m.232; AİHS m.6/1 ve ilgili içtihatlar.
SONUÇ VE TALEP:
Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle;
İlk derece mahkemesi tarafından verilen ve açık hukuka aykırılık taşıyan,
İstinaf denetiminden geçmeden kesinleşmiş,
Lehe olan unsurların dikkate alınmadığı ve maddi gerçeği sarsan yeni beyanların göz ardı edildiği bu kararın,
CMK m.309 kapsamında kanun yararına bozulması amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesini arz ve talep ederim.
Av. [Ad Soyad]
[Baro Sicil No]
[İmza]
© 2025 Av. Sinan Akalın Tüm Hakları Saklıdır.
AYZ Bilgisayar ve Yazılım tarafından geliştirilmiştir.