TCK‘nın 188. maddesinde, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin imal suçu düzenlenmiştir. TCK‘nın 188/1. maddesi uyarınca; uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç edilmesine ilişkin seçimlik hareketler suç olarak düzenlenmiştir. 765 sayılı TCK madde 403/1‘de sadece ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal veya ithal fiillerinden bahsedilmişken 5237 sayılı TCK madde 188/1‘de ihraç fiili de madde kapsamına alınmıştır. 765 sayılı TCK‘da ihraç suçu madde 403/1‘de ayrı bir suç olarak düzenlenmişti. İmal, ithal ve ihraç fiillerinden anlaşılacağı üzere, bu suç kazanç elde etme amacıyla işlenmektedir. Bu nedenle, TCK madde 188 uyarınca, suç fiillerine ilişkin yaptırım olarak hapis cezasının yanısıra adli para cezası da öngörülmek suretiyle tespiti ve müsaderesi yapılamayan yasadışı kazancın maddi karşılığının para cezası ile karşılanması amaçlanmıştır.126
TCK madde 188/2 uyarınca, Türkiye‘de yapılan uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı yabancı ülke açısından ithal suçunu oluşturduğundan, yabancı ülkede yapılan yargılama sonucunda mahkum olunan hapis cezasının infaz edilen kısmının Türkiye‘de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı nedeniyle yapılan yargılama sonucunda mahkum olunan hapis cezasından mahsup edilmesi gerekmektedir. TCK madde 188/3 hükmü uyarınca, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satışı, satışa arzı, başkalarına verilmesi, nakledilmesi, depolanması veya kazanç elde etme amacıyla satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması TCK‘nin 188. maddesinin 1. ve 2. fıkrasında belirtilen suçlardan ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir. 3. fıkrada hapis cezasının yanısıra adli para cezası öngörülmüştür. TCK‘nın 188/4. maddesinde belirtilen sert uyuşturucu maddelerden eroin, kokain, morfin veya baz morfinin 1. ve 3. fıkralarda belirtilen suçların konusunu oluşturduğu takdirde bu suçların nitelikli hali olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, bu suçlara verilecek cezalarda yarı oranında arttırımına gidilmektedir. TCK madde 188/5 uyarınca, uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarının suç işlemek için kurulmuş bir
örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, maddede belirtilen suçlarda verilmiş olan ceza yarı oranında arttırılmaktadır. Uyuşturucu veya uyarıcı maddelere ilişkin suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, örgütü yönetmek ve bu örgüte üye olmak suçundan dolayı faillere ayrıca ceza verilmektedir. TCK madde 188/6 uyarınca, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına ilişkin belirtilmiş olan hükümler, uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran ve üretimi resmi makamların iznine, satışı ise doktor reçetesine bağlı olan her türlü madde açısından da uygulanacaktır. TCK madde 188/7 uyarınca, uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğurmamakla birlikte uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve imali ile ithalinin resmi makamların iznine bağlı olan maddelerin imal edilmesi, satışı, satın alınması, nakledilmesi, depolanması, ihraç edilmesi ve ithal edilmesine ilişkin seçimlik hareketler ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir. TCK 188/7. maddede dikkat edilmesi gereken husus, bu suçun konusunun uyuşturucu veya uyarıcı madde imalinde kullanılan ve fakat uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi yaratmayan maddelerin suçun konusunu oluşturmasıdır. Uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan maddelerin imali veya ithali resmi makamların iznine bağlıdır. TCK madde 188/8 uyarınca, TCK madde 188‘de belirtilen suçların hekim, diş hekimi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılık veya ecza ticareti ile uğraşan kişiler tarafından işlenmesi halinde, TCK madde 188‘de belirtilen suçların suç faili bakımından nitelikli unsurunu oluşturmaktadır. Bu nedenle, TCK madde 188‘de öngörülen suçların sağlık sektöründe çalışan veya sağlık hizmeti veren kişiler tarafından işlenmesi halinde cezanın yarı oranında arttırılması öngörülmüştür.127
Modern ceza politikası gereğince madde bağımlısı kişilerin tedaviye ihtiyacı olan hasta kişiler olarak görüldüğünden, bireylerin kişisel sağlığını ve biryelerden oluşan toplumun sağlığını tehdit eden bir faaliyet ile karşı karşıya kalınması söz konusudur. Ayrıca, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticaretinin yasadışı olması ve madde kullanımının da ceza normlarına bağlanmış olmasından dolayı, madde bağımlısı kişilerin toplumda tespit edilmesi ve kontrol altında tutulması pratikte imkansızlaşmaktadır. Bu nedenle, madde kullanımı sürekli artış göstermekte ve madde bağımlısı olan kişilerin tedavi edilmesi, kendi talepleri olmadığı sürece
güçleşmektedir. Böylece, toplum uyuşturucu veya uyarıcı madde ile zehirlemekte ve şimdiki nesil ile gelecek nesillerin sağlığını bozmaktadır.128
Parlar-Hatipoğlu‘na göre; uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarının kamu sağlığına karşı işlenmiş bir suç olarak kabul edilmesinin nedeni, toplumdaki mağdurlarının belirsiz olmasıdır. Uyuşturucu madde ticareti yapan kişilerin gerek ülke içinde gerekse uluslarararası boyutta yaratmış olduğu uyuşturucu madde pazarı sayesinde madde bağımlısı kişilere uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi temin etmeleri kolaylaşmaktadır.129
Kanımızca; uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuzun kamunun sağlığına karşı işlenen suç tiplerinin içinde yer almasının nedeni, toplumdaki mağdurların belirsiz olması olgusundan ziyade uyuşturucu madde ticaretinin uluslararası boyut taşıması ve toplumu oluşturan bireylerin ve gelecek nesillerin sağlığını tehdit eden ve toplumda uyuşturucu salgını olarak değerlendirilebilecek nitelikte etki bırakan bir yasadışı faaliyet olmasıdır. Korunan hukuki menfaat, uyuşturucu kullanımının şahsın sağlığını tehdit etmesi ve sosyolojik olarak toplumun önce sağlık sorunlarından başlayarak iktisadi, sosyal ve ahlaki çöküntüye uğrama tehlikesinden korunmasıdır.
1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası‘nın 2. maddesi uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti‘nin bir sosyal hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Yenisey‘e göre; sosyal hukuk devletinin sorumlulukları arasında bireylerin toplum içinde insan onuruna yakışır biçimde yaşamaları için gereken zorunlu ihtiyaçları karşılaması, gençlerin, ailenin korunması, kamu sağlığının ve refahının muhafaza edilmesi söz konusu edilmiştir. Bu nedenle, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kötüye kullanılması toplumun sağlığını ve refahını tehliye soktuğundan bu maddelerin kullanımını önlemek sosyal hukuk devletinin görevlerindendir.130
Erman-Özek‘e göre; uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kişinin bedeninde yaratmış olduğu fiziksel ve ruhsal yıkımlar dikkate alındığında, kişinin vücut bütünlüğünü koruyan
hukuki değerlerden kaynaklanan sağlıklı yaşama hakkının bu suç tipini düzenlemedeki hedefi ve korunan hukuki değeri ortaya koyan bir unsur olduğu ileri sürülmektedir.131
Tezcan-Erdem-Önok‘a göre; uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımının bireysel bir seçim olarak görülmesinin doğru olmadığı, kişinin temel hak ve hürriyetlerinden daha üstün tutulması gereken bir toplum sorunu olduğu savunulmaktadır. Kişinin uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanarak hem fiziksel hem de ruhsal zarara uğradığını aynı zamanda kişi onurunu zedeleyen davranış ve hareketlerde bulunduğu belirtilmektedir. Bu nedenle, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımının kişinin temel hak ve hürriyetelerine dayandırılmak suretiyle kişinin insiyatifine bırakılamayacak kadar toplumu ilgilendiren bir sağlık sorunu olduğu ileri sürülmektedir. 132
T.C. 1982 Anayasası‘nın devlete yüklemiş olduğu sorumluluklardan birisi de toplumdaki fertlerin beden ve ruh sağlığını koruyabilmesi açısından sağlık birimlerinin bu amaca hizmet edecek şekilde yürütülmesini ve verimliliğini arttırmasını sağlamak ve denetlemektir. Ayrıca, devlet toplumun neslini korumak amacıyla gençleri uyuşturucu, alkol, kumar ve diğer benzeri kötü alışkanlıklardan korumak için önlemler almak zorundadır. Anayasa madde 58/2‘deki açıklamadan da anlaşıldığı üzere, devletin uyuşturucu veya uyarıcı maddelerden gençleri korumak için yasal düzenlemeler yapmak yükümlülüğü bulunmaktadır.133
1982 Anayasasının 12. maddesinde kişinin sağlığını ve bedenini ilgilendiren, onura ve şerefine ilişkin hakları dokunulamaz, devredilemez ve kişinin kendi rızası uyarınca bile olsa vazgeçilemez haklardan bahsedilmiştir. Bu açıdan bakıldığında, kişinin uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması ve bedeni üzerinde yapmış olduğu kişisel tasarrrufu bireyin şahsi tercihi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kanımızca; uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı, bağımlılık yapan ve kişileri daha önce verdikleri yanlış karardan ötürü fiziki ve psikolojik açıdan daha sonra cezalandıran ve kişiyi akıl hastalığına maruz bırakıp bedenen iş göremez hale getiren, madde temin edemediğinde her türlü suçu işletebilen ve toplumu bu nedenle tehdit eden bir iç dinamiğe sahip olduğundan, aslında kişinin her ne gerekçe ile olursa olsun- keyif alma, ağrı kesme, merak giderme- sosyal hukuk devleti yapısında kontrol altında tutulması gereken toplumsal bir sorun olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bireylerin keyfiyetine ve insiyatifine bırakılamayacak kadar önemli bir sorun olduğundan devlete sorumluluklar yükleyen ve güvenliği ilgilendiren bir husus olarak değerlendirilmelidir.
© 2025 Av. Sinan Akalın Tüm Hakları Saklıdır.
AYZ Bilgisayar ve Yazılım tarafından geliştirilmiştir.